***SİTEME HOŞGELDİNİZ*** SİTENİN SAHİBİ:EBUBEKİR ALAN
  Fıkralar
 

Öğretmen sınıfta sormuş
- isteğimiz dışı çalışan şeyimiz nedir?
sınıfın en tembel ve haylaz öğrencisi hemen atılmış
-tik
öğretmen
-aferim oğlum senin adın ne bakiyim
öğrenci
-tüleyman hocam

Bence süper bir fıkra:D

 

Baba, ortaokul üçüncü sınıfa giden oğlunun elinde karneyle salona girdiğini görür. “Allah allah, dönem ne çabuk bitmiş…” diye düşünür ve oğluna seslenir:
-”Getir bakayım şu karneyi!”
-”Al baba…”
Adam karneye bir bakar ki, beden eğitimi ve resim dışındaki tüm dersler zayıf.
-”Bir dediğini iki etmiyoruz, bilgisayar dedin, bilgisayar aldık, ingilizce kursu dedin ingilizce kursuna gönderdik, gitar kursu, müzik aletleri, ne istersen yapıyoruz. Kız arkadaş uğruna harcadığın çiçek parasının haddi hesabı yok. Ne bu notların hali, rezil şey!”
-”Baba… O benim karnem değil ki, senin kitaplarını karıştırıyordum, birinin arasında karnelerinden birini bulmuştum…”

Temel ingilizce ögrenmek için dersaneye yazilmis.
İlk derste “Come” yani “gel” demeyi ögretiyorlarmis.
Temel ögretmene sormus: -”Pu nasil istur?

 

Yeni evlenen bir çift ilk gecelerini geçirmek için bir otele gitmişler. Adam kadına: - “Sen hazırlan ben geliyorum” demiş. Adam banyoya girmiş ve kahkaha atmaya başlamış. Kadın şaşırmış: - “Bu daha ilk gece, şimdi sormayayım daha sonra sorarım” demiş. Aradan yıllar geçmiş, çift evlilik yıl dönümlerini kutlamak için ilk gecelerini geçirdikleri otele gitmeye karar vermişler. Adam yine banyoya girmiş. Kahkaha atmaya başlamış. Kadın “bu sefer sorucam” demiş. - “Sen ilk gecemizde de böyle gülmüştün, ne oluyor içerde?” demiş. Adam: - “Yirmi sene önce gravatıma işemiştim şimdi paçama işedim”, demiş,

 

Bir gün bir bilim adami yilbasi nedeniyle hastaneleri gezip akillanan delileri salmaya karar vermis. Bir sürü hastaneyi gezmis fakat hic akillandigina kanaat getirilen deliye rastlamamis.

En sonunda bir hastaneye gitmis birde bakmis ki bütün deliler zipliyor hemen onlarla ilgilenen doktorlara sormus: Read the rest of this entry »

 


Deli adamın biri bir gün balkondan aşağı olta sarkıtmış yoldan geçen biriyse adama sormuş:

-”Kaç balık tuttun” demiş. Deli ise adama: Read the rest of this entry


Temel ! Askerlik yaptigi bölük`de hic anlasamadigi cavus la basi oldukca dert de,cavusu ,Temele ..Sunu yap bunu yap, ama makbule gecmezmis!..

Sonra birgün cavusu;Temele demiski.. Git nizamiyenin kapisina, bugün karakol komutani gelecek, gelir gelmez mutlaka haberim olsun der!..

Ve Temel gider 1-2`saat bekler ! Kapidan iceriye makam araci girer! Temel sorar askerlere bu kim!.. Derlerki karakol komutani…

Hemen makam arabasinin yanina varir ve cami tiklar!… Komutan; Otomatik cami indirir ve sorar!.. Buyur asker!.
Temel sorar siz komutan misiniz!..
Evet der komutan…
Temel derki, vallahi .oku yedin, Cavus seni bekliyor…..

 

Arap Futbulu
 
Krampon-ul deccal-u uryan = Futbolcu
Akibet-ul huzzam = Elenme
Arafat-ul safha = Devre arası
Cihat-ul kuvvayi milliye = Milli maç
Cemaat-ul mahter-i cumbut = Tezahurat
Cenaze-tul mevta-i kurre = Ölu top
Darbe-i abes = Faul
Tut-tul minare = Hava topu
Musabaka-i hicret-ul gurbet = Deplasman maçı
Taarruz-ul aleykumselam = Kontra atak
Zam-ul zaman= Uzatma dakikaları
Def-ul felaketiyye, aman Yarabbim = Atlatılan gol tehlikesi
Muhendis-i kurre-i muallim = Teknik direktor
Cahar-ul kumbet = Geri dörtlü
Vaziyet-ul madara = Hezimet
Ekib-ul riyaset-i cumhur = Takım kaptanı
Rakib-ul azrail = Korkulu takım
Halife-i gol = Gol kralı
Taarruz-u belet = Ofsayt
Hap-ul ademi ademiyye = Adam adama savunma
Gaflet-i dalaletiyye ve hatta hiyanetiyye = Şike
Ekib-ul kuvayi milliye = Milli takım
Ne teker-i Tam, ne sima-i Arabiyye,Sulh-u salah = Beraberlik
 
 
Araba Yazıları
 
Babam sağ olsun
Genç kaptan
Liselim
Kroyum emme para bende
Efsane
Canısı
Cagaloglu Anatolian Gymnasium
Atam İzindeyiz
Tek rakibim THY
Hostes Aranıyor
Yok mu hostes?
Allah cezanı verecek
Tut birini vur ötekine be ortaokullum.
Nazar etme ne olur, çalış senin de olur.
O simdi asker
He is soldier now.
Büyüyünce TIR olucam.
Babam öyle diyo...
Ela gözlüm
Üniversiteli
Ağrı'lı
Karataş Kardeşler
Güngördü
Ben de seni
Çatla
Parola 37
Biz ayrılamayız
Askerin emaneti Erdal
Seni sevmeyen ölsün
Canımsın
Sevme yanarsın
Sana ne
F 16
Taşköprülü
Abi kardeş
Maçkalı 2
Ciss...
Zafer
Dillerdesin
Kaderimsin
Süper İkili
Derin mavi
Ateşle yaklaşma
Köylü güzeli
Bu sevda bitmez
Kime ne
Emmoğlu 2
İmparator
yakalarsam...
Kara pazarlılar
Aspetli
Ustan kim?
Sakal 2
Aşkım
Kaderimse çekerim
Gerçekçi ol
yine gözdesin
Tek rakibim F 16
 


Gereksiz Bilgiler
 
1. Suudi Arabistan'da bir kadın kocasına kahve yapmazsa bu boşanma nedenidir.

2. Bir köpekbalığı 100 milyon damla deniz suyu içindeki bir damla kanı hissedebilir.

3. Bir fare bir deveye oranla daha uzun süre susuzluğa dayanabilir.

4. İnsan midesi 2 haftada bir iç zarını yenilemek zorundadır, aksi halde kendi kendini sindirir.

5. "İ" harfinin üzerindeki noktaya İngilizler "Dedikodu" derler.

6. Bir bardak taze şampanyanın içine bir kuru üzüm atarsanız üzüm asansör gibi bardağın altından üstüne üstünden altına sürekli dolaşır.

7. Eğer ağzımıza attığımız bir şeye tükürüğümüz değmese onun tadını anlayamayız.

8. Zürafa kulağını 53 santim uzunluğundaki dili ile temizler.

9. Mc Donalds'in karının %40'ı çocuk mönüsü satışından gelir.

10. Her insanin dilinin izi de parmak izi gibi farklıdır.

11. Tarihi film Ben Hur'da çekim ekibinin fark etmediği kırmızı bir otomobil görünür.

12. Einstein 9 yasına kadar düzgün konuşamamıştır. Ailesi onun özürlü olduğunu düşünmüştür.

13. Her gün doğan çocukların ortalama 12'si yanlış anne babaya verilmektedir.

14. Kağıt para sanıldığı gibi kağıttan değil pamuktan yapılır. 1950'den önce kenevir, ağaç kabuğu ve marijuana yaprağı kullanılarak yapılırdı.

15. Çikolatanın köpekleri öldürdüğü doğrudur. Onların kalbine ve sinir sistemine zarar verir. Yarım kilo kadar çikolata küçük bir köpeği öldürebilir.

16. Birçok ruj çeşidi balık pulu içerir.

17. Katil balinalar köpek balıklarının midesine alttan torpil gibi vurarak onları öldürür.

18. Ketcap 1830'lu yıllarda ilaç olarak satılırdı.
 


Osmanlıda İnternet
 
* gorev cubugu: degnek ul vazife
* cift tiklama: tikirti ul tekerrur
* administrator: sahip-ul edevat
* software: edevat ul yumusak`
* hard disk:edevat ul civanmert
* anti spyware : mudafa ul hafiye
* mouse: zindik faresi
* klavye: taht ul hurufat
* power supply: kuvvet macunu
* my documents - hazine i evrak
* internet: allame-i ulul arz
* google:kasif-ul ali
* google earth:seyr ul arz, kasif ul arz
* denetim masasi: sehpa-i saltanat
* cd- rom - pervane ul hafiza
* ekran: perde ul temasa
* kasa: kaide
* enter: duhul
* virus: deyyus
* antivirus - akinci
* msn : elci
* hacker: deyyus-ul-ekber
* hata raporu: malumat-ul kabahat
* mail server: divan-ul mektubat
* messenger: havadisci
* chat : muhabbet ul zabi
* ctrl alt del : has timar zeamet
 
 
Dublaj
 
Türkçe seslendirilmiş yabancı filmleri göstermeyen televizyon kanalımız yok Allah'a şükür! Buna itirazımız yok da, biliyorsunuz bu filimler sayesinde yeni bir Türkçe türedi: "Tercüme Türkçe'si!.." İşte, üşenmedim onlarca yabancı filmi izledim ve Tercüme Türkçe'sinde en sık geçen sözcüklerden bazılarını sizler için derledim. İşte size bir güldeste:

- Kahretsin George!..
- Yapma Rita!..
- Ah çok etkilendim..
- Bu işler nasıldır bilirsin ahbap!
- Yapma dostum bilirsin işte!
- Nalet olsun, sen ne bilirsin ki?
- Nalet olası, bu harika bir hikaye!
- Ben senim kabusunum.
- Unut gitsin dostum
- Hayır tam olarak değil
- Hadi dostum, bu hiç adil değil...
- Sanırım yağmur yağıyor
- Sanırım ıslandın
- Bakalım doğru anlamış mıyım ahbap
- Seni duydum kahrolası
- Şu şüpheli zenci tam olarak neye benziyordu?
- Senin neyin var Tanrı aşkına?
- Gidip sana bir içki getireyim...
- Canın cehenneme dostum!... Hiçbir şeyi unutmaz mısın sen?
- Hadi dostum, git kendine bir hayat kur
- Hey dostum, git kendini becer
- Kendine ve bana bir iyilik yap da olanları olmamış gibi unutmaya çalış.
- Hey dostum, işte buna bayılacaksın
- Ne derler bilirsin işte ahbap
- Aman Tanrım! Aman Tanrım, işte buna inanamıyorum.
- Hiç sormayacaksın sandım.
- Pekala dostum, bu bayana merhaba de
- Tanrı kahretsin, seni seviyorum nalet olası!..
- Aman Tanrım! Nalet olası, işte bu sensin dostum!.. Evet evet sanırım bu sensin!
- Zaten abiler bunun içindir.
- Bakarsın, bazen hayatta bazı şeyler olur ve sen tamam dersin oldu işte.
- Bazen hayatta bazı şeyler olur, sonra keşke hiç olmasaydı dersin.
- Pekala, bakalım elimizde ne var?
- Ah, seni gördüğüme sevindim...
- Esmer bir Kafkas erkeğinden bahsediyoruz burada ahbap...
- Hey, çabuk biri bir doktor çağırsın hemen!
- Biri burada ne olduğunu anlatsın.
- Aman Tanrım, bütün bu insanların nesi var Tanrı aşkına.
- Ne!.. ne!.. ne!.. Hadiii!.. Hadi!.. Yapma dostum, bilirsin işte hadi..
- Geber dostum!.

 
Reha Muhtar Klasikleri
 
Bir yüzücü 350 tonluk bir gemiyi çekmiştir. Muhtar sorar:
- Nasıl çekiyorsunuz gemiyi?
- İnanç meselesi. İçinizde bunu hissetmeniz gerekir.
- Neyi hissetmem gerekir? Gemiyi mi?

Muhtar bazen anlamakta zorlanır:
-Doğuştan kör olduğunuzu anladım da beyefendi, küçükken de gözleriniz görmüyor muydu onu soruyorum?

Dağcılar donmak üzereyken kurtarılmıştır ve Muhtar oldukça kısa ama bütün merak ettiklerimiz soruların cevabı niteliğinde bir soru sorar:
-Soğuk muydu?

İtalya muhabiri Muhtar'a bildiriyor:
- İtalyanlar Fatih Terim'e kurtarıcı anlamında 'Salvatore' diyorlar...
- Yani O'na kurtarıcı diyorlar, öyle mi?
- Evet. 'Salvatore' diyorlar...
..Ve Muhtar, her zaman anlama zorluğu çeken biz izleyicilere olayı açıklar:
- Gördüğünüz gibi sayın seyirciler... İtalyanlar Fatih Terim'e kurtarıcı anlamında 'Matador' diyorlar...

Muhtar cenaze haberi verir:
-Salı günü kılınacak cuma namazından sonra defnedilecek cenaze...

Adam karısını boğarak öldürmüştür. Muhtar'ın ilk sözü:
- Efenim başınız sağ olsun...

Alparslan Türkeş'in cenaze töreni. Muhtar anlatır:
- Cenaze töreninde sayıları on binin üzerinde yedi bin güvenlik görevlisi vardı...

Kadın bıçaklanmıştır. Muhtar canlı yayında gerçeklerin peşindedir:
-Sizi öldürebildi mi efenim?

Mahkumlar tünel kazarak kaçar.. Muhtar sorar :
- Mahkumlar kaçmak için mi tünel kazdılar?

Bir okul müdürü cinsel tacizle suçlanır...
- Sen benim sözümü bile kestiğine göre kim bilir daha neler yapmışsındır.

Harika Avcı kürtaj yaptırmıştır.
- Peki, bebek şimdi nerede?

Reha Muhtar, canlı yayında Hamdi Bey'le konuşuyor.
- Sayın Hamdi Bey iyi aksamlar efendim. Sizin adınız Hamdi midir, efendim?
- Evet Hamdi, Reha Bey..
- Hamdi diyorsun.
- Hamdi diyorum çünkü nüfus kağıdımda öyle yazıyor.
- Ben nüfus kağıdınızı sormuyorum efendim. Sana soruyorum: Sizin sahte olmayan isminiz nedir?
- Hamdi.
- Yani sahte olmayan isminiz Hamdi diyorsunuz. Peki sahte olan isminiz hangisi?
- Benim sahte olan bir ismim yok!
- Ama demin sahte olmayan ismim Hamdi dediniz. Demek ki bir de sahte isminiz var. Size Yeşil diyorlar efendim. Siz Yeşil misiniz?
- Hayır Yeşil değilim.
- Öyleyse size niye Yeşil diyorlar?
- Bana Yeşil demiyorlar. Hamdi diyorlar.
- Yani inkar ediyorsunuz. Sükut ikrardan gelir Hamdi.
- Ben sükut etmiyorum, konuşuyorum ve Yeşil değilim diyorum.
- Yeşil değilim dediniz ama mosmor oldunuz. Bakıyorum şimdi de kızarıyorsun. Niye sarardın Hamdi?
- Ne oldu Hamdi Bey? Bir tuhaf görünüyorsunuz?
- Galiba delirdim. Bana bir doktor lütfen!
- Geçmiş olsun, Hamdi Bey. Size acil şifalar diliyorum.

İyi Günler Türkiye, her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsa...
 


 
Komik Anılar
 
Az önce iş icabı Isparta'da bir müşterimizi aradım. Telefonu açan kibar bayana ilgili kişinin mail adresini sordum. Hanımefendi gayet kibarca "Bizim burada Internet çekmiyo" dedi !!

Cuma akşamı gecenin bir yarısı Arnavutköy'de taksi arıyordum. Fakat etrafta bir tane bile yoktu. Arabasını park etmiş yemek yiyen bir taksici gördüm. Adama yaklaşıp,
"Abi müsait misin?" dedim. O da, "Ehliyetin var mi?" diye sordu. Taksim'e kadar taksiyi ben kullandım, o paşa paşa yemeğini yedi.

Bir gün minibüste gidiyorum adamın birini cep telefonu çaldı o da açtı konuştu. Şoför ona bağırdı, kardeşim cep telefonunu kapa diye. Adam da niye senin minibüsünde abs yok ki dedi. Minibüsçü de herhalde çok içerlemiş olacak bu duruma motor hararet yapıyo dedi. Bütün herkes kırıldı gülmekten.

Okula ulaşmak için, Beşiktaş Akaretler'den Sarıyer minibüsüne biniyorum. Epey boşça olan minibüse, orta yaşlarda bir abi biniyor ve benim gibi en öndeki üçlü koltuğa, yanıma oturuyor. Az sonra cebinden cüzdanı çıkarmak için hafifçe ayağa kalkan abimiz, minibüsçünün ani freni ile kafasını sert bir şekilde minibüslerde motor kabini üzerinde bulunan tahta para kutusuna çarpıyor. Ebleh bir bakışla yerine oturan abide bir kısa devre olmuş olacak ki, parayı minibüsçüye uzatıyor ve: - Bi kısa Camel versene!

Bilirsiniz, bir ara zibidi gençlerde cüzdana zincir takip sarkıtma modası vardı. İstiklal'de yürürken, yanımdan bu model bir tip geçiyordu ki, adamın teki bombayı patlattı: "Ne o lan? Köpeğin gıççına mi kaçtı "

Bir gün yolda giderken kaset satan bir dükkanın camında aynen şöyle bir yazi görmüştüm: "Arabalar için çistakli müzik gelmiştir. " Hay Allah'ım yaa!

Benim bir Murat dayım var. Çok egzantrik bir kişi. Bundan 5-6 sene önce çok komik bir olay yaşattı bize. Bir gün elinde 40-50 santim boyutunda bir alüminyum çubuk ile eve geldi ile zor güç uğraşarak bunu 2 günde spiral bir yay haline getirdi. Ama ne için bunu yapıyordu bilmiyorduk ve sorunca "benim elbet bir bildiğim var" diyordu. Daha sonra bir seramik parçası buldu ve bunu matkap ile bir sürü delikler açtı ve bunlara vidalar geçirdi. Ve yine bu yaptığı yayı bu seramik parçasının üzerine montaj etti. Daha sonra üzerlerine rengarenk çeşit çeşit kablolar yerleştirdi. Ne yaptığını bir türlü anlayamıyorduk. Galiba sonunda üşütmüştü. Dur durak bilmeden bu yaptığı acayip şey ile uğraşıyordu. Neler yapmıyordu ki? Bu alete sonunda ampul ve hoparlör bile yerleştirmişti. Ve neyse beklenen gün gelmiş çatmıştı. Yüzünde bir gülümseme ile odaya girdi ve "işte size dünyanın ilk pilsiz çalışan radyosu" dedi. Allah Allah! haklıydı! bu ne olduğu anlaşılmayan saçma şey biraz parazitli olsa bile bir radyo istasyonunu çekiyordu. Bu arada diğer dayım, tabii kendisi elektronik mühendisi olur, aleti inceliyordu ama ne olduğunu nasıl çalıştığını bir türlü kavrayamıyordu. Tabii bütün bu olaylar olurken aleti yapan dayım "sakın fazla kurcalamayın bozulur" deyip aleti elinden bırakmıyordu.
Mühendis olan dayım öyle kala kalmıştı. "Ben böyle bir şeye hayatımda rastlamadım" diyordu... Neyse dayım sonunda olayın sırrını açıkladı ve elbisesinin altındaki küçük el radyosunu çıkarttı. Gülmekten yerlere yıkılmıştık...

İzmir'den trene binen yaşlı teyze kondüktöre Ege şivesiyle "Menimen'e gelence beni haber et yavrıım, unutma" der. Gecenin ilerleyen saatlerinde kondüktör Menemen'i geçer geçmez yaşlı teyzenin Menemen'de ineceği aklına gelir hemen makiniste gidip haber verir. Makinistte gecenin bu saatinde teyzeyi buralarda indiremeyeceğimize göre geri geri gideceğiz soran olursa "tren makas değiştiriyor" deriz diyor. Bir yarım saat geri geri giderek Menemen'e geliniyor ve Kondüktör teyzeye gidip haber veriyor "hadi teyze Menemen'e geldik" diye.Teyzem "sağ ol yavrıım" deyip çantasından hapını çıkarıp içiyor.

1,5 yaşında bir oğlum var. Ee tabi biraz kakada problemliyiz. Oğlumun bezini değiştirirken, eğer bezimizde kakamız varsa hep onu seni haydut, seni diye severek alırım. Bu lafımı öyle benimsemiş ki oğlum.. Bir gün karşıma geçti ve elini kıçına vurarak anne haydut, haydut dedi...:)

İzmirliler bilir, toplu taşımada Kent kart uygulaması vardır. Karta para yüklersiniz, otobüslerde manyetik okuyucuya tutarsınız ve okuyucu okuduğuna dair sinyal sesi verir. Kent kart uygulamasının ilk yılıydı. Yaşlı ama çok tonton bir teyze elinde Kent kartla otobüse bindi. Nedense kartı şoförün suratına doğru tuttu. (Herhalde paso gibi gösterilecek zannetti.) Şoför iki-üç saniyelik şaşkınlık periyodunu atlattıktan sonra,
"Biiiiip!" dedi. Teyze bi şey olmamış gibi geçip şoförün arkasına oturdu. Otobüsteki herkes kahkahalarda gülerken bense şoförün zekasına hayran olmuştum.

Duran ve pek dolu olmayan bir minibüse koşarak bindim pek dolu olmamasına rağmen minibüs hareket etmek üzereydi tam o anda kavga ettikleri her hallerinden belli olan iki arkadaş minibüse bindi birbirlerinin yüzüne bile bakmıyorlardı çocuklardan biri şoföre parayı uzattı -Abi bir öğrenci bir de hayvan alır mısın ?

Muhittinler ailecek İtalya turuna gidiyorlar. Bilirsiniz Roma hırsızlar cenneti bu yüzden kaldıkları otelden Muhittinlere hırsızlara karşı dikkatli olmaları, odalarında hiç bir değerli eşya bırakmamaları tembih ediliyor. Neyse Muhittinlerde tedbirli olup her şeylerini yanlarında gezdiriyorlar. Beklenen oluyor ve Hırsızlar odaya giriyorlar. Tabii ki hiç bir şey bulamıyorlar, diş fırçaları ve bir fotoğraf makinesinden başka. Hırsızlar tabi sinirleniyorlar bunun öcünü almak için çırılçıplak soyunuyorlar ve buldukları diş fırçalarını muhtelif boşaltım organlarına sürüp fotoğraf çektiriyorlar. Muhittinler de olaydan habersiz diş fırçalarını kullanıyorlar taa ki, İstanbul'a dönüp fotoğrafları tab ettirene kadar...

Lise 2'nci sınıftaydım. Sınıfımızın espri kaynağı Çağın adında bir arkadaş vardı. Dur durak bilmez, sınıf içerisinde espriler yapar, yanık türküler patlatır, derslerin en can alıcı noktalarında bile hocaları ve bizi yerlere yatırmakta tereddüt etmezdi. Yine bir gün kimya dersinde oldukça önemli bir konu işlediğimiz sırada arkadaşımız yine bildik işlerinden birine koyularak durup dururken "23 Nisan kutlu olsun" şarkısını yüksek sesle söylemeye başladı. Herkes onun bu huyunu bildiğinden hafif gülüşmelerle geçeceğini sanıyorduk ama susmak üzereyken Kimya hocamız hızla ona dönüp "Başka bir şey var mı Çağın?" dedi... Herkes suspus olmuş cevabını bekliyordu. Çağın önce bize süzdü,
sonra hocaya baktı ve hiç istifini bozmadan "HAYDİİİ hep birlikte söööyyyleeeyeeliiimm !!!" diyerek şarkıya devam etti. Sınıf kopma derecesini aşarken Çağın'a da her zamanki gibi disiplin kurulunun yolları gözükmüştü....

Bu hikaye Trakya'da geçmiş gerçek bir olay; Yaşlı bir amca, eşeğinin üzerinde karayolunda seyretmektedir. Bunu gören trafik polisleri, amcaya takılmak isterler ve durdururlar.
Polis: Be amca, necin dakman golani? (Golan: Emniyet kemeri.)
Amca: Dakmam be iste!
Polis: E bak gördün mu, şimdi ceza keseceyik.
Amca: Kes bakalım ne keseceysan da gidecem, acele isim var.
Polis: Peki amca, cezayı sana mı yazalim yogsam eşeğe mi?
Amca:
Polis: Yani cezayı sana yazarsak beş milyon ödeycen, eşeğe üç milyon ödeycen.
Amca: Bana kes o zaman.
Polis: Neden sana keseyon amca?
Amca: Onun sicili temiz ossun, polis yapcez onu!

Tam olarak hatırlamıyorum ama 3 sene öncesiydi galiba.. Mersine tatile gitmiştik. Annemin arkadaşının kızları, ben ve 2 kardeşim. Kızlar ve kardeşim sahilde güneşleniyorlardı. Bense masum masum tabi olacaklardan haberim yok muzır kardeşimi yüzdürüyordum.. Sonra onu denizden çıkardım ve 10 dakika ben kaldım denizde. Bu arada yaşlı amcanın teki beni denizden çıkarttı zorla. Ne olduğunu anlamadım ilk önce.
Bana bizim muzır kardeşi göstererek 'bu senin kardeşinmiş öyle mi' dedi. Ben de eveeet dedim. Sonra adam deniz kenarındaki boku gösterdi.'bak dedi kardeşin naağapmış 'zavallı ben şoka girdim. Bütün sahil beni izliyor. Bizim kızlar havluları başlarına çekmişler rezil olduk diye ama ben varım ortada. Sahilde genç dolu, hepsi bakıp gülüyor.  Varya Allah sizi inandırsın hani şu truffy kartlarında olur ya bok şekli aynı
onun gibi.. Dahası var. Amca dedi ki boku al git çöpe at! Amca sen ne diyon sahilden milletin önünden bir avuç bokla geçecekmişim Nitekim geçtim... Herkes koptu tabi.. Bir daha da inmedim o sahile ..

Bir arkadaş anlattı. geçenlerde Taksim'de yürürken sıkışınca McDonalds'in tuvaletine girmiş. Tuvaletten sonra elini kolunu sallaya sallaya restorandan çıkarken elemanlardan biri arkasından seslenmiş: "Bir gün yemeğe de bekleriz..."

Üstünüze afiyet, o gün biraz mideyi bozmuştum. Ancak aynı gün bir hastamızı ziyarete gitemem gerekiyordu. Otobüs durağına gittim ve beklerken wc alarmı çalmaya başladı. sağa sola wc bulmak için baktım. Az ileride bir pasaj vardı. Orada kesin wc vardır düşüncesiyle başlama atışını duymuş atletler gibi koşmaya başladım. Pasaja daldım ve orada dolaşan çaycıdan wc'nin nerede olduğunu sordum. Çaycı iki kat yukarda sağda olduğunu söylerken ben bir kat çıkmıştım bile. Hemen wc'ye daldım, ve rahatladıktan sonra derin bir oh çektim. Artık wc'den çıkıp yarım kalan yolculuğuma devam edebilirdim. Ancak bir sürprizle karşılaşmıştım. Kapı açılmıyordu. Tüm gücümle kapıyı çektim, yumruklar tekmeler attım, ama kapının açılmaya hiç niyeti yoktu. Tüm gücümle bağırmaya başladım. Kimse yok mu orda? yardım edin, kimse yok mu orda? Bir yandan bağırıyor bir yandan kapıyı yumrukluyordum. Tam yarım saat geçmişti. Kan ter içinde kalmıştım. Birden yaklaşan ayak sesleri duydum. Avaz avaz bağırdım. Yardım edin kapı açılmıyor, çıkarın beni buradan. Kapı açıldı. Karşımdaki, aşağıda bana tuvaletin bulunduğu yeri tarif eden çaycıydı. Pişmiş kelle gibi sırıtarak, -amma gürültü yaptın lo,
kafamızı ..ktin be, demez mi. Benim şarteller attı. Bağırmaya başladım. Koskoca binada bir insan yok mu? Sesimi duyup ta yardım etmeyen şerefsizdir. Ben merdivenlerden inerken çaycı hala sırıtıyordu. Şerrrrrrefsiz eşşekoğlueşşek çaycı bozuntusu.

Bir gün bir belediye otobüsünde gidiyordum (yeşil olanlardan yani cep telefonu ile konuşulması yasak olan otobüs), neyse adamın birinin cep tel çaldı ve adam konuşmaya başladı belirli bir süre geçtikten sonra bir bayan adamı uyardı. Lütfen cep telefonunuzu kapatınız diye, adamda gayet sakin bir şekilde konuştuğu kişiye bu otobüs de cep telefonu ile konuşmak yasakmış ben telefonu kapatıyorum sen ara dedi... (ve inanamazsınız otobüsteki herkes yerlere yatmıştı)

Okuldan eve ilerliyordum ve hava da müthiş yağmurluydu bu arada acayip derecede sıkışmıştım bacaklarımı birbirine dolayıp yürümem bile faydasızdı ben de dayanamayıp salıverdim zaten yağmur sularıyla yeterince ıslanmıştım pek bir şey fark etmemişti tamam tamam biliyorum iğrencim beni anlayabilmen için yaşaman lazım ama itiraf etmeliyim ki çok rahatlatıcıydı işemek kadar güzel bir şey var mı ya?! ))
 

 


Mahkeme Soruları

Aşağıdakiler mahkemelerde avukatlar tarafından sorulmuş gerçek sorulardan derlenmiştir. Reha Muhtar'dan daha salakça soru sorulabilir mi? diye bir soruyla karşılaşınca artık "evet" diyeceksiniz!..

"Uykusunda ölen bir insan, ertesi günün sabahına kadar bunun farkına varamaz, değil mi doktor?"

"En genç olan oğlunuz, hani şu 20 yaşında olan, kaç yaşındaydı?"

"Resminiz çekilirken orada mıydınız?"

"Yalnız mıydınız, yoksa kendi başınıza mıydınız?"

"Savaşta öldürülen kardeşiniz miydi yoksa siz miydiniz?"

"Sizi öldürdü mü?"

"Çarpışma esnasında araçlar arasında ne kadar mesafe vardı?"

"Oradan ayrılana kadar orada mı kaldınız?"

"Kaç kere intihar etmeyi başardınız?"

Soru: "8 ağustosta mı hamile kaldınız?"
Cevap: "Evet."
Soru: "peki o anda siz ne yapıyordunuz?"

Soru: "Üç çocuğunuz var, değil mi?"
Cevap: "Evet."
Soru: "Kaçı erkek?"
Cevap: "Erkek yok."
Soru: "Hiç kızınız var mı?"

Soru: "Merdivenler alt bodruma iniyor dediniz, değil mi?"
Cevap: "Evet."
Soru: "Peki bu merdivenler yukarı da çıkıyor muydu?"

Soru: "Bay ___, geçen yaz kusursuz bir balayına çıktınız, değil mi?"
Cevap: "Evet, Avrupa'ya..."
Soru: "Eşiniz de sizinle geldi mi?"

Soru: "İlk evliliğiniz niçin sona ermişti?"
Cevap: "Ölüm sebebiyle."
Soru: "Kim ölmüştü?"

Soru: "Şüpheliyi tarif edebilir misiniz?"
Cevap: "Orta boyluydu, sakalı vardı."
Soru: "Erkek miydi yoksa kadın mı?"

Soru: "Bugüne kadar kaç ölü üzerinde otopsi yaptınız, doktor?"
Cevap: "Bugüne kadarki bütün otopsilerimi ölüler üzerinde yaptım."

Soru: "Bütün cevaplarınız sözlü olmak zorunda, anlaştık mı? Şimdi, hangi okula gidiyorsunuz?"
Cevap: "Sözlü."

Soru: "Otopsiye başladığınız zamanı hatırlıyor musunuz?"
Cevap: "Aksam 8:30 civarında başladık."
Soru: "Bay___ o esnada ölü müydü?"
Cevap: "Hayır, sandalyeye oturmuş neden otopsi yaptığımı merak ediyordu."

Soru: "İdrar örneği verme imkanınız var mı?"
Cevap: "Kendimi bildim bileli yapabilirim."

Soru: "Otopsiye başlamadan önce Bay ___'in nabzına baktınız mı doktor?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "Kalbini dinlediniz mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "Nefes alıp almadığını kontrol ettiniz mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "O halde siz otopsiye başlarken Bay ___ hala yaşıyor olabilir, değil mi?"
Cevap: "Hayır."
Soru: "Nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz, doktor?"
Cevap: "Çünkü adamın beyni masamın üstünde bir kavanozun içindeydi."
Soru: "Yine de hasta hala yaşıyor olamaz mıydı?"
Cevap: "Evet, hatta şu anda bir mahkeme salonunda avukatlık yapıyor olabilir."
 

 
 
  Bugün 16 ziyaretçi (25 klik) kişi burdaydı!  
 
> Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol